Geçmişten günümüze insanlar ve diğer ırklar vampirler hakkında birçok araştırma yapmıştır. Vampirler hakkında binlerce kitap yazıldığı gibi, akıl karıştırıcı bilgilerin sayısı diğer ırklara göre oldukça fazladır. Bütün ırklar tarafından kabul edilen ve net olarak bilinen tek bilgi, vampirlerin doğumunun Âdem ve Havva’ya dayandığı, dünya üzerindeki en eski ırk olma özelliğini ise şamanlarla birlikte paylaştıklarıdır. Her kitap ise aynı cümlelerle başlar;
“Güneşin yeryüzünden tamamen silindiği, ayın ise bir daha yükselmeyeceği gün, tanrının lanetli çocukları asıl yüzlerini gösterecekler. Saklandıkları yerden çıkacak, tanrıyı verdiği kararlar uğruna sorgulayacak, Lilith’in kanatları altında yükselecekler.”
…
“Âdem ve Havva, tanrının yarattığı ilk kullar. Soylarının iyilik içinde gideceği, tanrının kurallarından sapmayacağına inanılan bu iki insandan gelen üç çocuk; Caine, Abel ve Seth.
Herhangi sıradan bir günün, herhangi sıradan bir saati. Tanrı, Âdem ve Havva’nın üç çocuğunun kendisi için neler sunabileceklerini görmek istedi. Caine, onun için yetiştirdiği en güzel meyveleri ve sebzeleri getirdi. Abel, onun için en iyi koyununu getirmiş ve bu koyunu tanrı için kurban edeceğini söyledi. Seth, kendisinin bir ölümlü olduğunu ve tanrıya adayabileceği kadar kutsal hiçbir şeye sahip olmadığını iletti. Tanrı, bu üç çocuğun adakları arasında yalnızca Abel’ın sunduğu adağı kabul edebileceğini bildirdiğinde, Caine, her zaman içten içe kıskandığı küçük kardeşlerinden daha önce olabilmek için tanrıyla bir anlaşma yapmak için öne atıldı. Ona sunabileceği en iyi adağın, Abel’ın kanı olduğunu dile getirdi. Tanrının verdiği ruhu ve bedeni, tanrıdan başka kimsenin alamayacağını bilmelerine rağmen, Caine buna karşı gelerek ve tanrının sözlerini dinlemeyerek kardeşi Abel’ın kanını, tanrının huzurunda yere döktü. Caine’in içindeki kin, bitmek bilmeyen nefret tanrı huzurundan kovulmasıyla başladı. Tanrı onu Nod ülkesinin karanlığında -günümüzde nerede olduğu bilinmeyen ancak yalnızca safkanların yaşadığına inanılan yer- sürgüne gönderdi.
Nod Ülkesi öyle bir yerdi ki ne ışık ne de herhangi bir iyilik dolaşırdı içinde. Attığı her adımda ölümü hissederdi insanoğlu. Kimi inanışa göre cehennem olarak adlandırılır, kimi inanışa göre ise araf. Bu yüzdendir ki, Caine’in çocukları için kederin çocukları denir.
Caine, buraya gönderilen ilk kişi olduğuna inansa da insanlıktan önce yaratılmış olan meleklerden bir tanesinin burada barındığından ve annesi olan Havva’dan önce yaratılmış olan kadın Lilith’in burada olduğundan haberdar değildi. Ta ki, güzelliğinden her insanın aklını yitirecek, tek bir nefesiyle bile dünyayı yerle bir edecek kadar orduyu toplayacak olan Lilith’le karşılaşana kadar. Lilith, aynı kin duygusuyla yanıp tutuşurken kimilerine göre Lucifer kimilerine göre ise şeytan olarak adlandırılan melekle iş birliği içerisindeydi. Kendi adına herkesi etkisi altına aldığı gibi, sözleriyle Caine’in de aklını çeldi. Caine, zaman kavramını unuttu bu kadının yanında. Onun gücüne hayran oluyor, onunla aynı gücü paylaşmak için yanıp tutuşuyordu.
Herhangi bir karanlık günün, herhangi bir karanlık saatinde, güneşin hiç doğmadığı, hiçbir ışığın aydınlatmadığı topraklarda Caine, Lilith tarafından kutsandı. Lilith, onun adına her şeyi yapabilecek olan bu adama güçlerinin yalnızca bir kısmını bahşetti. Onu, deyim yerindeyse kanatları arasına aldı. O günden itibaren Caine bir daha güneş yüzüne çıkamayacaktı fakat meleklerden bile daha hızlı olacak, isterse aklından geçirdiği her bir düşünceyi kendinden alt olan varlıkların hepsine yaptırabilecekti. Yalnız, her iyilikte olduğu gibi Caine için de bir lanet vardı. Bundan sonra yalnızca kan içerek açlığını dindirecek, bir daha yaşadığını ve yaşamın nasıl bir tat olduğunu bilemeyecekti.
Lanet yüzbinlerce yıl önce böyle başladı. Lilith ve Caine’in dört çocuğu dünyaya geldi. Caine’in ve Lilith’in laneti bu çocuklara aktarıldı. Üç kız ve iki erkek olan çocukların hepsine ayrı ayrı lanetler bahşetti Lilith, biri hariç. Bu lanetler onları yüceltebildiği gibi öldürebilirdi de. Caine’e olan saygılarını yitirmemeleri için hayatta kalmaya çalışacaklar ve kendi soylarından gelen her bir kişiyi avuçlarının içinde yarattıkları dünyada tutabileceklerdi.”
…
Antik bir şaman olan Frisson tarafından yazılmış, “Cursed by God” isimli kitabından alıntıdır. Yıl: 1021.
Rehber yazımında World of Darkness: Vampire the Masquerade baz alınmıştır.